“Kârdan vazgeçtik, öz varlıklarda bile ciddi tahribatlar yaşıyoruz”

Anadolu’da bir tabir vardır. Bazı yıl kâr yılı bazı yıl da ar yılıdır derler. Bizler ise kârdan vazgeçtik, artık öz varlıklarımızda ciddi tahribatlar yaşıyoruz” dedi. Ankara Sanayi Oda­sı (ASO) Temmuz Ayı Meclis Toplantısı, dün yapıldı. Toplantıda konu­şan ASO Başkanı Seyit Ardıç, güncel ekonomik gelişmele­ri değerlendirdi; sanayicilerin beklenti ve taleplerini aktardı. Sanayicinin üretim maliyeti­nin hammadde ve enerji fiyat­larına gelen zamlarla birlikte yükseldiğini söyleyen Ardıç, şunları söyledi.

“Buna yüzde 50-60 oranın­da finansman maliyeti de ek­lendiğinde ve bunu tüketiciye yansıtamadığımız durumda, biz üreticiler maalesef varlığı­mızı devam ettiremeyiz. An­kara için konuşuyorum ama birçok bölgede aynı sorunla­rın yaşandığını biliyorum; Sa­nayicilerimiz OSB’lerde tah­sisli arsalarını iptal etmeye başladı. Anadolu’da bir tabir vardır. Bazı yıl kâr yılı bazı yıl da ar yılıdır derler; bizler ise kârdan vazgeçtik, artık öz var­lıklarımızda bile ciddi tahri­batlar yaşıyoruz.”

“İhracat pazar payımızıkaybetme riski var”

Türk Lirası’nın reel değer­lenmesinin son 2,5 yılın zir­vesinde olduğunu belirten Ar­dıç, kurun stabil, enflasyonun yüksek olduğu ortamda ihra­catçının maliyetlerinin ciddi ölçüde arttığına ve rekabetçi­liğin azaldığına dikkat çekti. Ardıç, şöyle devam etti: “So­nuçta ihracat pazar payımızı kaybetme riski ile karşı karşı­ya kalıyoruz. Ve kaybedebilen bu pazarları yeniden kazan­mak da hiç kolay olmuyor, çok uzun zaman alıyor. Türk Lira­sı’na kalıcı bir güven algısını oluşturacak ortam ve politi­kaların ivedi bir şekilde dev­reye girmesi gerekiyor. “

“SGDP’de sağlanan indirim sürmeli”

Başkan Ardıç, EYT’den emekli olup aynı iş yerin­de çalışmaya devam edenler için işverene Sosyal Güven­lik Destek Primi’nde sağla­nan 5 puanlık indirimin kaldı­rılmasının emekli çalışanlar hem de işverenler için olum­suz etkilere neden olabilece­ğini belirterek, “Zaten yüksek olan kayıt dışı istihdamı da ar­tıracağı endişesi taşıyoruz. Bu nedenle, işverenlerimize sağ­lanan 5 puanlık prim indiri­minin devam ettirilmesinin, hatta tüm emekli çalışanla­rımızın bu kapsama alınma­sının ülkemiz istihdamına olumlu katkılar sağlayacağını düşünüyoruz” dedi.

Merkez Bankası rezervle­rindeki iyileşmenin en önemli nedeninin düşük kur-yüksek faiz ortamı olduğunu söyleyen Ardıç, “Getiri fırsatlarının azaldığı ve risklerin arttığı dö­nemlerde sıcak paranın çıkışı sonrası geriye kalan, daha faz­la fakirlik ve borç olmuştur. Sıcak para konusunda daha ihtiyatlı bir duruş sergileme­liyiz” şeklinde konuştu. Faiz indirimi konusuna da değinen Başkan Ardıç, “Biz sanayiciler için düşük faiz ortamı elzem­dir, ancak faiz indirimi için henüz erken olduğunu düşü­nüyoruz.

Enflasyon kalıcı ola­rak düşüş trendine girmediği sürece faiz indiriminin konu­şulmaması daha sağlıklı ola­caktır. Erken indirim sinyali, yeni başlayan dezenflasyon sürecini sekteye uğratmama­lıdır. Merkez Bankası Başkanı Sayın Fatih Karahan’ın “faiz indirimi konusunda tek gös­tergeye bakmayacağız” söz­lerini de bu kapsamda çok önemli ve yerinde buluyorum. Faiz konusunda tek karar ve­rici merciinin Merkez Banka­sı olduğu gerçeği unutulma­malıdır” dedi.

“Borçlanarak rezerv biriktiriyoruz”

Döviz rezerv birikiminin her ülke için olduğu gibi Tür­kiye ekonomisi için de kritik olduğunu belirten Ardıç, “Son dönemde rezervlerimizde önemli bir artış kaydedildiği­ni görüyoruz. Ama bu birikimi; harcadığımızdan daha fazla döviz kazanarak yapmıyoruz. Döviz gelirimiz ile giderimiz arasındaki farktan faizi çıkar­dığımızda açık veriyoruz. Di­ğer bir ifadeyle, borçlanarak rezerv biriktiriyoruz” ifade­lerini kullandı. Ardıç ayrıca “Toplumsal algıyı yönetemez­seniz, enflasyonla mücadele­de başarı sağlayamazsınız” şeklinde konuştu.

“Yeni bir dönüşüme ihtiyacımız var”

Seyit Ardıç, zorlu sürecin içerisinden sadece faiz arttırarak ve vergileri çoğaltarak çıkılamayacağını söyledi. Ardıç, “Yeni bir dönüşüme ihtiyacımız var. Sanayi, ticaret, eğitim, hukuk, teknoloji politika ve uygulamalarında esnekliğe, değişikliklere ihtiyaç bulunmaktadır. Her bir alanın birbiriyle konuşacağı etkin program ve projelere her zamankinden daha fazla gereksinim duyduğumuz bir dönem olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir